1 Kasım 2008 Cumartesi

Datça




Muğla'nın Akdeniz kıyısında şirin mi şirin bir ilçe Datça. Can YÜCEL'in mısralarındaki gibi samimi. Güzelliği Afrodite'ten, yeşili ve mavisiyse Tanrı'dan bir armağan gibi.
Dantel gibi koylarında mavi ve yeşilin sesizce bütünleşmesine tanık oluyorsunuz.




Mayıs ayında TRT İNT'te yayınlanan "Türkiye'den" programının çekimleri için Datça'daydık.

Ege ve Akdeniz'in buluşma noktası Knidos'u, yat limanı, muhteşem koyları ve tertemiz havasıyla Datça bizleri büyük bir misafirperverlikle karşıladı.

Datça'nın merkezindeki öğretmenevinde pırıl pırıl parlayan denize karşı yaptığımız kahvaltının ardından ilçeyi turlamaya başladık. İlk durağımız Datça'nın en canlı noktası yat limanıydı. Yat limanı her gün koyları keşfe çıkan yatların ve balıkçı teknelerinin uğrak yeri. Biz de Ege'yle Akdenizin buluştuğu sulara yelken açtık. Güneşin deniz suyundaki ışıltısına kapılarak koyları selamladık. Her biri bize "Hoşgeldiniz" diyor gibiydi. Öğrendiğimiz kadarıyla Datça yarımadasında irili ufaklı 52 koy varmış.

Yat gezimizin son durağı antik kent Knidos'tu. Datça'da beni en fazla etkileyen yer. Antik çağda en çok Çıplak Aphrodite heykeli ile ünlü olan Knidos, döneminin bilim ve sanatta da ileri bir kentiymiş. Biz Knidos'a günbatımında ulaştığımızda, belki çekim için uygun bir atmosfer değildi; ama o gizemli hava beni çok etkilemişti.


Her ne kadar fotografını çekme fırsatı bulamasam da bademiyle ünlü Datça'nınbademli incir tatlısından da söz etmeden geçemeyeceğim. Datça'ya giderseniz özel günlerde Datçalıların vazgeçilmezi olan bademli incir tatlısını mutlaka tadın. Anlatılmaz yaşanır bir lezzet. Yöreye özgü öteki tatlar ise; Karaville, Dallampa ve Kışıyak.

Yeryüzünün cennet köşelerinden biri Datça. Tatil planı yaparken, Datça'yı sıralamanıza almanızı öneririm. Konaklamak için çok sayıda butik otel ve pansiyon da bulunuyor.




Hiç yorum yok: