9 Kasım 2008 Pazar

Efes


"Atina kralı Kodros'un cesur oğlu Androklos, Ege'nin karşı yakasını keşfetmek ister. Önce, Delfi kentindeki Apollon Tapınağı'nın kâhinlerine danışır. Kâhinler ona, balık ve domuzun işaret ettiği yerde bir kent kurulacağını söyler. Androklos bu sözlerin anlamını düşünürken Ege'nin mavi sularına yelken açar. Küçük Menderes (Kaystros) ağzındaki körfeze geldiklerinde karaya çıkmaya karar verir. Tuttukları balıkları ateşte pişirirken, çalıların arasından çıkan bir domuz ateşten sıçrayan balığı kaparak kaçar. Böylece kehanet gerçekleşmiştir. Kent buraya kurulacaktır. Burası Efes’tir...”


Efes, tarih boyunca birçok uygarlığa beşiklik etmiş, özellikle Antik Çağın en önemli liman kentlerinden biri olmuş.
İzmir'in Selçuk ilçesine bağlı Efes antik kentini defalarca ziyaret ettim. Kimi zaman tiyatrosundaki muhteşem konser ve gösteriler için, kimi zaman okul gezileri, kimi zaman görev gereği bulundum. Her defasında keşfedilecek ayrı bir güzellik yakaladım.







Son Efes gezimi Eylül 2007'de Türkiye'den programının çekimleri için yaptım. Bu büyüleyici kent, bizleri açık ve güneşli bir Ege havasıyla karşıladı. Arcadianus Caddesi'nin girişinden bu otantik kente yakışır yan flüt melodileri, alkışlar ve insan sesleri yükseliyordu. Biraz ilerlediğimizde gördük ki bir tiyatro grubu, yaptığı gösterilerle ziyaretçileri Efes'in geçmişine götürüyor. Hemen kalabalığın arasına girdik ve heyecanla gösteriyi izledik. Efes'i tanıtmak adına yapacağımız çekimde neden ben de bir Efes'li olmayayım diye düşünmedim değil. Aynı şeyi yapımcımız Ayda AYBAR'da düşünmüş, hatta harekete geçmiş bile. Tiyatrocu dostlarımızın katkısıyla ben de Efes'i bir Efesli olarak tanıttım. Öğrendiğimize göre her Salı günü bu grup ziyaretçilerine Efes’in hikayesini anlatıyormuş….
Gezimize Kuretler Caddesinin başlangıcındaki Herakles kapısından başladık. Kapıya ismini veren Herakles, mitolojide gücü temsil ediyormuş. Bu muazzam kapıya dikkatle bakıyoruz ve Herakles’in tasvirlerine rastlıyoruz.
Şehrin canlı yerlerinden Kuretler Caddesi’nde imparator Trajan adına yaptırılan Trajan Çeşmesi bulunuyor. Hemen ilerdeyse Efes’te yaşamı ve yaşanmışlığı hissettiren ihtişamlı Devlet Binası yer alıyor.

Doğal taşlarla döşenmiş Kuretler Caddesi’nde yürürken kendinizi mitolojik bir öykünün içindeymiş gibi hissediyorsunuz. Özellikle bu cadde üzerinde restorasyonla gün ışığına çıkarılan Yamaç Evleri’nden söz etmeden geçemeyeceğim. Helen-Roma döneminde Efes’in kalbi olan yamaç evleri, devlet agorasıyla ticari agorayı bağlayan bir işleve sahipmiş. Bugün dünya mirasına tekrar kazandırılması büyük bir mutluluk. Restorasyon sonrası zarar görmemesi adına çok özenli bir bakılıyor. Belli saatlerde ziyarete açık ve güvenlik önlemleri oldukça iyi. Muazzam taş evleri camdan yapıların üzerinde gezinerek görüyoruz.
Efeslilerin öğleden sonralarını geçirdikleri Skolastika Hamamındaki bembeyaz taşlar ve akustik ortam, buranın Antikçağdaki ihtişamını kulağımıza fısıldıyor adeta.
Vali Celsius adına yaptırılmış olan Celsius Kütüphanesi’nin heybetli görüntüsü de kentin bilim, sanat ve kültürdeki gelişmişliğinin kanıtı gibi.
Görkemli Efes Tiyatrosu, bugün olduğu gibi geçmişte de halkın önemli gösterileri, tiyatroları, konserleri izlediği bir mekan olmuş.
Efes Antik kenti tüm bu güzellikleriyle sizlerin de keşfini bekliyor…

Hiç yorum yok: